“Göktürk’teki yağma Telekom yolsuzluğu kadar derin”
Demirören Grubu’nun borçlarına karşılık Ziraat Bankası’na devredildikten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, “rezerv alan” ilan etmesiyle imara açılan Kemerköy’deki yeşil alan talanına karşı başlayan direniş 35. gününe girdi. Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi’nin öncülüğündeki direnişin bugünkü konukları TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ve Hukukçu Salim Şen’di. Salim Şen, Göktürk’teki yağmanın Telekom yolsuzluğu kadar derin ve önemli olduğuna dikkat çekerken Sera Kadıgil de, “Çiftçilerin peşine düşen, 2 tane ineğe icra yollayan Ziraat Bankası, Demirören’e olağanüstü bir güzellik gösterdi” dedi.
Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi eş sözcüsü Gülseren Onanç, Kemerköy’de 35 günde telafisi yıllarca sürecek bir tahribat yapıldığını söyleyerek, “Duyduğumuza göre bizden ana kapımızı da açmamız yönünde baskı uygulayacaklarmış. Şimdiden söyleyelim; duvarlarımızı yıkarak girdiğiniz Kemerköy’ümüze size kapılarımızı da açmayacağız” dedi. Eyüp Belediyesi’ne ruhsatsız inşaatları durdurma çağrısı yapan Onanç, GYKG adına taleplerini şöyle sıraladı:
Eyüp Belediyesine kamuoyu önünde açıkça yeniden söylüyoruz. Ruhsatsız inşaatları mühürle…
İBB’ye haykırıyoruz ruhsatı olmayan, İSKİ su kanallarının korunmasını hiçe sayarak, ÇED raporu olmadan polis korumasında devam eden inşaatlar HUKUK, ÇED, RUHSAT süreçleri tamamlanana kadar inşaatı durdur, mühürle…
Ziraat Bankası’na da sesleniyoruz. Dört yıldır sürdürdüğün hukuksuzluğa son ver.
Yaşadıklarımız bir seri hukuksuzluk
Göktürk’te yaşanan talanda hukuksuzluğa dikkat çeken Salim Şen, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Buradaki talan, çökme hikayesi bütün ülkenin ağır bir şekilde çökmüş, ülkeyi adeta gasp etmiş bir iktidar anlayışının somut örneklerinden sadece biridir. Bir oligarşik yapı bu ülkenin dağına, taşına, ovasına, madenine, yerüstüne, yeraltına çökmüştür. Elimizden bu ülke adım adım alınmış, hukukumuz yok edilmiş, ülkenin neredeyse her tarafı bir yağma düzenine terk edilmiştir. İşte burada da bir örneğini yaşıyoruz. Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk hikayelerinden biridir burada yaşanan…Telekom yolsuzluğu kadar derin, onun kadar önemlidir. Bir siyasetçi, onun etrafında kümelenmiş dar bir yandaş sermaye çevresinden oluşmuş oligarşik yapının bu ülkenin servetine, kaynaklarına çökerek bir servet transferi yapıp hepimizin yoksullaşmasına fakirleşmesine, hayatlarımızın kararmasına sebebiyet veren sonucun sebebidir bu…. Tam 850 milyon dolar bir medya grubunun yandaşlaşması, bir medya grubunun bu ülkeyi gasp etmiş bu iktidar anlayışının yanında kümelenmesi için hepimizin parası olan, hepimizin kaynağı sayılan bir devlet bankasından 850 milyon dolar kredi hiçbir teminat aranmaksızın devredilmiştir. Yıldırım Demirören denilen bir figüre, emanetçiye, bir komisyoncuya bu ülkenin 850 milyon doları peşkeş çekilerek onun üzerinden bu ülkenin kaynakları transfer edilip bir medya grubu yandaş hale getirilmiştir. Bu kredi verildikten 3-4 ay sonra ne yapalım da bunu kapatalım, nasıl olur da bunun üstünü örtelim telaşına düşen iktidar sonuçta bu ülkenin yeşil alanına gözünü dikerek bu parayı kapatalım derdine düşmüştür. Ondan sonra yaşadıklarımız bir seri hukuksuzluk. En kötüsü en acı olanı gidebileceğiniz tek bir mercinin yani hukukun yandaşlaşması, esas tuzun koktuğu nokta burasıdır. Yürütmeyi durdurma kararı alıyorsunuz hemen arkasından o mahkemelerin değiştirildiğini kararların da kaldırıldığını yaşıyoruz. Burası baştan sona yolsuzluk, hırsızlık, suistimal hikayesidir. Biz bu hırsız düzeni değiştireceğiz. Korku imparatorluğunu da yıkacağız, bu nedenle direnişiniz çok önemli.
Sevgili Tüpçüye 750 milyon dolar
TİP Milletvekili Sera Kadıgil de, “Burada fantastik bir hikaye var. Buralar dutluktu derler ya, önümüz yeşil alan arkamız yeşil alandı. Demirören denen tüpçü geldi, “A ucuzmuş dedi” geldi koydu cebine, niye ucuzdu, çünkü imar yoktu, beton yoktu, yeşil alandı.
Sonra ne oldu? Bütün bu peşkeş, bütün bu yağma, bütün bu hukuksuzluklar, kadınların çocukların uğradığı adaletsizlikler, bunları görmeyelim duymayalım, saraydan hesap sormayalım diye medyayı ele geçirmeye başladılar. Sevgili tüpçüye 750 milyon dolar kredi verdiler, nereden Ziraat Bankası’ndan… Hani o tarlasını ekemeyen çiftçiler var ya, bizim vergilerimizle desteklesin diye kurduğumuz Ziraat Bankası 750 milyon dolara Demirören’i destekledi. Bitti mi, bitmedi, ödeyemedi o parayı. Çiftçilerin peşine düşen, 2 tane ineğe icra yollayan Ziraat Bankası, Demirören’e olağanüstü bir güzellik gösterdi, bekledi bekledi derken a tesadüf buraları Emlak’a geri verdi. Ne kadar güzel değil mi? Bir anda buranın apartman yapılabileceği kanaatine ulaştılar. Kaynak? Mabatları kaynak. Kusura bakmasınlar hukuk öyle demiyor. Burada 68 dava açıldı. Mahkeme, “durduruyorum” dedi, dinleyen var mı? Arkamızda inşaatlar devam ediyor. Çünkü biz hak, hukuk, adaletin kalmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Çünkü biz anayasamızın, mahkemelerin kararlarını 3-5 hadsiz kaymakamın uymaması nedeniyle yaşıyoruz.” dedi.